En başarısız bakanlık

Annekaz
10 Nisan 2009
13 Yorum

Şimdi bir sanayiciye sorsanız belki ona göre doğru cevap sanayi bakanlığıdır, ya da bir çiftçiye göre tarım bakanlığıdır çünkü konunun direkt kendisi ile alakası vardır. Müşterisi o dur..

Benim de MEB ile direk alakam var çünkü 3 tane öğrenciye sahibim. Bana göre en başarısız Bakanlık MEB çünkü öğretmen adını verdiği öğretmenlikten anlamayan memurları var, bunlar hakkında konuşmak isteyipde bu öğretmenle neden bu çocukların başarı oranı düştü dendiğinde sizi tersleyen müdürleri de var, iğrenç bir sınav sistemi var ki çocuklarımızı tost yedirip test çözmekten kurtaracağız deyip arpa boyu yol gidemeyen üstüne üstlük 5. sınıftan itibaren test çözmeye mahkum eden bilakis kendi öğretmenleri tarafından bastırdığı ders kitapları beğenilmeyen ve alınan yardımcı kaynaklara ve yaprak testlere yasak koyduran bir bakanlık var karşımda..
Neresinden tutsam elimde kalıyor, bakanlık yardımcı kaynak ve testlere yasak getireceğine önce gezileri yasaklasın. Hem sene sonunda çocuklara testlerden oluşan hayatının geri kalanını belirleyecek 1 punanın bile binlerce kişiye fark atabileceği bir sistem sunuyor, hem de aynı sistemin kendinden olmayan yardımcılarını yasaklıyor.. Hani birisi diyordu İstanbul’u yıkıp yeniden yapacağım diye birisi de MEB’ i yıkıp yeniden yapmalı….!!
Bunu da seversin  Karla halı temizleme
Facebook'ta Paylaş Twitter Paylaş Google+'da Paylaş Tumblr
Benzer Konular
Yapılan Yorum Sayısı (13)
  1. tatesal dedi ki:

    Size katılıyorum…..

  2. melek dedi ki:

    çok doğru maalesef :((

  3. Anonymous dedi ki:

    Öğretmenleri suçlamak en kolay şey. Ama biz öğretmenler de girdiğimiz sınıflarda şunu çok net farkediyoruz ki “eğitim ailede başlar”. Ailesinden terbiye almış bir çocukla, almamış bir çocuk arasında öyle büyük farklar var ki..7 yaşına gelene kadar o çocuğu evde eğitmek ise ebeveynlere özellikle annelere düşüyor. Herşeyin sorumlusu ve suçlusu biz öğretmenler değiliz.Elimizde sihirli değnek de yok..

  4. Anne Kaz dedi ki:

    bu yazıyı yazarken özellikle ‘memur’ kısmına tepki geleceğini biliyordum. Fakat öğretmenlerin hepsi aynı seviyede değil ya da aynı psikolojide değil. Bu da çocuklara yansıyor. matematik dersi çok iyi olan bir öğrenci öğretmeni değişince neden dersleri kötü gitsinki bunda annenin ya da ailenin suçu nedir. Hadi benim suçum diyelim sınıfın düşen başarı grafiği öğretmenin eseri değil midir..

    çocuk başarılıysa öğrretmene başarısızsa veliye mi havale edelim. hem başarıda hem de başarısızlık ta öğretmenin payı çok büyüktür..malesef memur zihniyetli öğretmen sayısı hiç de az değil bana kızdığınızı biliyorum. devamı…

  5. Anne Kaz dedi ki:

    devamı..matematik dalında 1. liği olan, şiir dalında derecesi olan evlatlarım var benim .bu benim eserim mi hayır, hem kendi yetenek ve yatkınları hem de öğretmenlerinin eseri ben üzerime bile alınmıyorum çünkü öğretmenlerinin emeği çok büyük..ama demiştim ya bütün öğretmenler malesef aynı değil .. keşke olsaydı..

  6. iffetin günlüğü dedi ki:

    bizim çocukların okulundada okul -aile -öğrenci üçgeninden bahsediliyor sürekli..Özellikle babaların okula gelerek çocuğa ben seninle ilgiliyim havasını vermesini istiyorlar.Bakanlık konusunda size katılıyorum.ücretsiz kitaplar bi işe yaramıyorsa niye kağıt israfı yapılıyor.

  7. DÜN BUGÜN dedi ki:

    Ülkemizin en büyük sorunu bence eğitim-öğretim.Bir eğitimci olarak zaten hep ordan burdan alınan programlarla yürütülen siztem şimdilerde iyice çuvalladı.
    Hem yurt içinde hem de yurt dışında öğretmenlik yaptım.Korkunç bir fark var.Bunları hep dile getirdim.
    Ama kendim çaldım,kendim oynadım hesabı oldu ve erkenden meslekten ayrıldım.
    Her yönetim kendi sistemini empoze ediyor.Birilerini kayıralım,birileri para kazansın derken olan bizim geleceğimize oluyor.
    Öğretmenler ne yapsın.Kendilerine bir sistem sunuyorlar bunun dışına çıkma diyorlar.Bu konu çok ama çok derin işlenmeli.Veliler ve öğretmenler birlikte hareket edebilse bu tür dayatma,sistemler kapıdan içeri giremez.Bir çok ülkede bu böyle.
    Geleceğimizle nereye kadar oynayacaklar bakalım.Yine biz anneler rahatsız olduğumuz konularda bakanlıkları rahatsız etmeliyiz,tepkimizi göstermeliyiz.
    Eğitimle-öğretimle oyun oynanmamalı.

    Ata’mın dediği gibi”İlk ve orta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve tekniği versin, fakat o kadar pratik bir tarzda versin ki çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun.”

    Hele şu cümlesi insanı ta derinlerden vuruyor.
    “Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun elde ettiği kazançlar sönük kalır .”

    Çenem açıldı,ama gerçekten çok üzülüyorum bu konulara,sevgiler.

  8. Anonymous dedi ki:

    eski öğrencilerimi mumla değil dev projeksiyonlarla arıyorum….ne saygı, ne haddini bilme, ne kişilik, ne… ne…ne…şimdiki nesil çok daha yeteneksiz ve kabiliyetsiz…bunun bizzat şahidiyim. ben öğretmenim…aileler özgürlük tanıyacağız derken başkalarının özgürlüğünü yemeyi maharet bilen bireyler yetiştiriyor…çözüm yalnızca meb de değil, toplumca çözülmeliyiz…

  9. NEŞELİ GÜNLER dedi ki:

    eğitimci olmak zor aslında tabi bilinçli kişiler için ama boş ver girerim dersime alırım maaşımı gerisi beni ilgilendirmez diyenlere çok kolay.salla başını al maaşını oldumu orda durmak gerekir bunlar bizim geleceklerimiz yatırım iyi olursa gelecekte iyi olur .sınavlara testlere gelince maalesef çocukların hayatı sınav, sistem öyle birşey ki çocukları ilkokuldan itibaren at gibi koş yoksa bir meslek sahibi olamazsın diyor ee bizde atları iyi koşturmak zorunda kalıyoruz.eğitim öğretim bizim ülkemizde yap boz tahtası her başa geln yeni bir sistemle geliyor eskiler zaten hep kötüdür:) çünkü yenileri gelmiştir.
    birde mesleki yeterlilik var o çok farklı bir durum eger insan bilgilerini tazelemezse beyin örümcek tutar ne diyelim beyni örümcek tutmayan egitimcilerle karşılaşmanız dileğiyle.

  10. GeCe dedi ki:

    gecenlerde şahit olduğum bir olay meb ders kitaplarını oluşturmak için bir komisyon kuruyor ve bizim hocalardan bazıları da o komisyonda, ilgili bazı bölümleri hazırladılar.

    ancak komisyonun başındaki profesor çok önemli bir konuda yok böyle değil tam aksi diye ısrar edip yanlış yazdırıyor kitaba ve bu o kadar mühim bir hataki tüm teoriyi çökertir

    diyeceğim o ki bu kurulu oluşturan meb artık neler düşünüyorsa herkesin kesin emin olduğu birşeyi tek bir kişinin ısrarıyla tersini yazabiliyor

  11. isimsiz dedi ki:

    Ahhh şu öğretmenler, Siz yok musunuz, siz!
    Gençlik yıllarını Türkiye’nin en güzel şehirlerinde geçirmiş sonra da bir anda kendilerini doğunun en ücra köylerinde görev yaparken bulan MEMURLAR! Herşeyi yapmak zorundalar; öğrencileri yetiştirmeli, Meb’in verdiği müfredatı yetiştirmeli, meb in verdiği saçma evrak işlerini yapmalı, velileri dinlemeli, öğrencileri dinlemeli, müdürü dinlemeli ee müdür yardımcısını unutmamak lazım. Sizi dinlemeselerde olur. Nasıl olsa 2 ay tatiliniz var, en düşük MEMUR Maaşını alsanızda olur.

    “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet adını almak istidadını kazanmamıştır. Ona alelade bir kitle denir, millet denemez. bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. ”

    Mustafa Kemal Atatürk – 1925

  12. Deniz dedi ki:

    Ders kitaplarımı ücretsiz alıyorum reklamı ile en başarısız bakanlık yazısı bir araya gelince büyük bir ironi olmuş. Bence de gelmiş geçmişler arasındaki en kötü milli eğitim bakanına ve en kötü sınav sistemine sahibiz. çocuklarımıza yazık.

    • annekaz dedi ki:

      Hükümet genel anlamıyla çok başarılıydı fakat özellikle hüseyin çelik dönemi meb için talihsizlikti, sadece bedava kitap dağıtmakla olumuyor malesef, ben Ak Parti’yi beğenmeme rağmen yerel seçimlerde ak partili adaya oy vermedim körü körüne her şeyi kabul etmiş değiliz başarıyı över başarısızlığı eleştiririz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hakkimda
AnneKaz
Merhaba, Anne Kaz 21 yıldır evli, üç çocuk annesi, çalışan bir kadının günlüğü. Aklına gelen her şeyi yazar, yer, içer, gezer, sever hayatın her anından kendine bir mutluluk payı çıkartır bunu da paylaşır.
Tavsiyelerim