Depresyon nedir Nasıl tedavi edilir?

Annekaz
4 Şubat 2022
Yorum Yok

Kadınlarda erkeklere oranla daha çok görülen çağımızın hastalığı depresyon; iştahsızlık, uykusuzluk, enerji ve ilgide azalma, isteksizlik ve hayattan zevk alamama gibi belirtilerle kendini belli edebiliyor. Yaşam kalitesini ciddi anlamda düşüren depresyon tedavi edilmediğinde daha büyük sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. 

Depresyon nedir?

Depresyon kelime manası olarak çökme anlamına gelmektedir. Bir anlamada depresyonu, duygu durumda çökme olarak tanımlayabiliriz. Genellikle kadınlarda daha sık görülen bu sorun, erkeklere oranla kadınlarda yaklaşık 2 kat daha fazla görülmektedir. Bunun sebepleri içerisinde değişen hormonlar, östrojen ve progesteron hormonunun etkisi ve kadın cinsiyetinin maruz kaldığı stresli yaşamın daha yoğun olması neden olarak gösterilmiştir. Depresyon, kişinin duygularıyla dışa cevap verebilme sürecinde ortaya çıkan bir bozukluktur. Yaşamdan zevk alamama, içe kapanma ve sosyal ortamlardan uzaklaşıp giderek yalnızlaşma gibi belirtilerle kendini göstermektedir. Depresyona giren kişi, kendisine mutluluk veren aktivitelerden, artık zevk almaz hale gelmektedir.

Depresyonun çeşitleri nelerdir?

  • Majör depresyon olarak bilinen majör depresif bozukluk, klasik depresyon ya da unipolar depresyon olarak da tanımlanmaktadır. Majör depresyonun şiddeti diğer türlerine göre yüksektir. Üzüntü hali, ümitsizlik ve kendini değersiz hissetme gibi duygularla seyrettiği için destek alınmadan kişinin düzelmesi zordur.
  • Kalıcı depresif bozukluk ya da distimi de denilen bu hastalık en az iki yıl süren depresif bir ruh haliyle kendini belli eder. Distimik bozuklukla yüz yüze gelenlerde günlük aktivitelere duyulan ilgide azalma, ümitsizlik ve düşük öz güven belirtileri belirleyicidir.
  • Doğum sonrası depresyon olarak da bilinen perinatal depresyon; ağlama krizleri, endişe ve hüzünle başlamaktadır. Doğum sonrası annelerin çok önemi bir bölümü kendini yetersiz hissetmektedir. Bu nedenle psikolojik sorunlar da bu dönemde sıklıkla ortaya çıkabilmektedir. Doğum sonrasında kadınların % 12,5’inde psikiyatrik hastalıklar belirgin bir oranda artmaktadır. 
  • Psikotik depresyon kişinin ciddi bir depresyonla baş etmeye çalışırken yanlış ve sabit inançlarının (sanrılara) olması veya başkalarının duyamayacağı ya da göremeyeceği şeyleri duyduğunu (halüsinasyonlar) öne sürmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu depresyon sonucunda kişiler gerçeklikten kopmaktadır. 
  • Mevsimsel afektif bozukluk ya da mevsimsel depresyon ise mevsimsel duygu durum bozukluğu olarak bilinmektedir. Bu depresyon kişinin motivasyonunu düşürerek, isteksizlik ve yaşamdan zevk almama gibi sorunlara yol açmaktadır. Kışın ve baharın gün ışığından daha az yararlanma ve kapalı alanlarda fazla vakit geçirme, kış depresyonuna neden olabilmektedir.

 

Depresyon çeşitleri içerisinde temelde iki kutuplu ve tek kutuplu depresyon diyebileceğimiz bipolar depresyon başlığı altında da ayrılabilir. Bipolar depresyon daha çok manik ve depresif ataklarla giden hastalarda görülen depresyon dönemdeki durumun ismidir. İki uçlu bozukluklu hastalara sıklıkla tekrar edici majör depresyon tanısı konulsa da majör depresif tanısı koymadan önce mutlaka ayırıcı tanıda çok önemli olan mani veya hipomani öyküsü var mı yok mu belirlenmelidir. 

Bunun dışında ise depresyonu tipleri arasında şunları sayabiliriz;

  • Melankolik depresyon yani kapanıklığın baskın olduğu 
  • Somatik depresyon yani fiziksel şikayetlerin daha ön planda olduğu 
  • Ağrı uyuşma gibi belirtilerin depresyona eşlik ettiği ve ileri yaştaki hastalarda daha sık ortaya çıkan durum
  • Aç depresyon tipi ise genç hastalarda, ergenlerde ve genç erişkinlerde görülen depresyona öfkenin eşlik ettiği 
Bunu da seversin  Aylara göre hamilelikte doğru beslenme

Depresyonun belirtileri nelerdir?

Depresyon belirtileri arasında en temel ve ilk belirti duygu durumda çökme ya da ilgi ve zevk kaybıdır. Bu ana belirtinin 2 haftadan uzun süreli olması ve bu belirtilerin günün büyük bir bölümünde kişide görülmesi ya da süreğen olması gerekir. Buna ek olarak 4 tane fiziksel ya da bilişsel belirtinin de eşlik etmesi depresyonun varlığına işaret eder. Bu belirtiler içerisinde halsizlik-yorgunluk, bitkinlik ve enerji düşüklüğü ile unutkanlık-dalgınlık ya da uyku ve iştah düzensizlikleri sayılabilir. Bu hastalığın teşhisinin mutlaka uzman bir psikiyatri hekim tarafından konulması gerekir. Hastalığın teşhisinde ve devamındaki süreçte tedavi algoritmasını hekim planlamalıdır. 

Ayrıca aşağıdaki belirtilerde depresyon ortaya çıkabilmektedir;

  • Derin üzüntü. 
  • Çökkün ruh hali.
  • Cinsel isteksizlik.
  • Değersiz hissetme veya umutsuzluk hali.
  • İştah değişiklikleri ve beslenememe durumu.
  • Uyku sorunu ya da uyku değişiklikleri.
  • Enerji eksikliği ve yapılan işe konsantre olamama sorunu.
  • Günlük aktiviteleri yerine getirmekte zorlanma.
  • Hayattan zevk almak için kullanılan her şeye ilginin azalması.
  • Yakın arkadaşlardan ve eş-dosttan uzaklaşma.
  • Ölüm düşüncesi ve kendine zarar verme düşüncesinin oluşması.

 

Depresyonun tedavisi nasıl yapılır?

Depresyon tedavisi ayaktan ve yatarak yapılmaktadır. İki başlık altında incelenen tedavi sürecinde uygun ilaçlar verilmelidir. Ayaktan tedavinin birinci basamağında antidepresan ilaçlar kullanılır. Antidepresan ilaçları keşfi 70 yıllara kadar uzanır. Bu yıllarda keşfedilen molekül şeklindeki ilk antideprasanlar, beyindeki hormonları değiştirmek için kullanılmaktadır. Bu ilaçlar beyinde azalan ya da değişen hormonları, normal seviyesine yükseltmektedir. Sadece depresyon için değil, kaygı bozukluğu olan hastalar üzerinde etkili oldukları, yapılan araştırmalar sonucunda belirlenmiştir. Geçmişte yüksek oranda olan yan etkileri, günümüzde minimum düzeye indirilmiştir ve hastaya uygun tedavilerde kullanılmaktadır. Depresyon konusunda hastaya özel antidepresan kullanılır yani tedavi planı kişiye uygun olarak belirlenir. Antidepresan grubu ilaçların etkisi, bir iki gün içinde değil ilaç kullanılmaya başladıktan iki hafta sonra hissedilir ve etkisi 8’inci haftaya kadar aşamalı olarak devam eder. Örneğin kaygı bozukluğu ortaya çıktığı andan itibaren başlayan ve en az 6 ay süren ilaç tedavisi önerilmektedir. İlaçların etkisine göre tedavi süresi belirlenir. Bazı ilaçların etki süreleri hastaya göre de değişebilmektedir. İlaçların başlangıç ve bitiş sürelerinde doz ayarlamaları yapılmalıdır.

Facebook'ta Paylaş Twitter Paylaş Google+'da Paylaş Tumblr
Benzer Konular

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hakkimda
AnneKaz
Merhaba, Anne Kaz 21 yıldır evli, üç çocuk annesi, çalışan bir kadının günlüğü. Aklına gelen her şeyi yazar, yer, içer, gezer, sever hayatın her anından kendine bir mutluluk payı çıkartır bunu da paylaşır.
Tavsiyelerim